Akademisyen, Ekonomist, Yazar, Prof. Dr. Emre Alkin'in sunumu ve anlatımıyla ” X Y Z Kuşak Çatışmaları“ Webinarı 15 Ağustos 2020 tarihinde 175 kişinin katılımıyla Zoom-Webinar uygulamasıyla gerçekleştirilmiştir.
Çağımızın en büyük çatışması haline gelen X, Y, Z kuşağı arasındaki farklarının bulunduğu, X'lerin hali hazırda patron veya yönetici olduğu günümüzde, Akademisyen, Ekonomist ve Yazar Prof. Dr. Emre ALKİN sunumu ve anlatımında özetle aşağıdaki konulara yer vermiştir.
Kuşaklar arası farklar doğal, önemli olan bu farklılıkların hangi tarihi süreçler sonucu oluştuğunu, bu süreçler sonucu ortaya çıkan eğilimlerini ve ihtiyaçlarını anlayabilmek. Kuşaklar arası farklar, gelişen sosyo-ekonımik şartlar ve teknoloji ile alakalı bir durum. kuşaklar arası farklılığın en önemli değişim kıstasları, dönemin çevresel şartları, ailelerin gelir durumları, döneme damgasını vuran icatlar kuşakların değişimlerini etkilemektedir. Kuşaklar arasındaki en önemli ortak özellik ise toplumsallıktan bireyselliğe doğru gitgide artış olmakta. Bu sebeplerden ötürü her kuşak bir öncekinden daha az bağ ve aidiyet hissediyor.
Kuşak farklılıkları ve bu farklılıkların sebep olduğu çatışmalar hayatımızın her alanında olduğu gibi iş yaşamımıza da etkili olmaktadır. Yaşanan çatışmaları minimuma indirerek uyumlu süreçler geliştirebilmenin en temel noktası birbirimizi dinlemekten ve anlamaktan geçer.
Kuşakların temel özellikleri;
•X kuşağı yeniliklere adapte olmaya çalışırken, sabırla iş hayatlarında kademe atlıyor.
•Y kuşağı iş hayatında hemen yönetici olmayı, para harcamak için çalışmayı tercih ediyor, kendi görüşlerinden asla vazgeçmiyor.
•Z kuşağı ise tabletleriyle sosyalleşiyor.
X Kuşağı (1965-1980):
Toplumsal sorunlara karşı duyarlı, iş motivasyonları yüksek, otoriteye saygılı, kanaatkar, kurallara saygılı, aidiyet duygusu güçlü, aynı işte uzun yıllar sadakatle çalışmaları, çalışkanlığa önem vermeleri ortak özellikleridir. Bu Kuşağın kadınları iş gücüne katılınca daha iyi yaşamak için, daha az çocuk sahibi oldular. İş hayatına atılanlar paraya daha fazla odaklandılar ve bireycilik önem kazandı. Belirli çalışma süresinden sonra kademe atlayabileceklerine inanırlar ve sabırlıdırlar. İşe bakışları yaşamak için çalışmaktır. İletişim şekli olarak e-posta ve telefonlara alışmıştır. Problem çözümünde farklı çözümler üzerine kafa yorup çevresindekilerle tartışarak bir sonuca varıyorlar. Gelecekle ilgili endişeleri: gittikçe yoğunlaşan iş yaşamına karşı iş-hayat dengesini sağlamaktır. Bu nesil, bireysel, kendi öz yönetimi olan ve kendi kendine çalışarak ve okuyarak bilgiyi hakim olmak isteyen bir nesil.
Y (Milenyum) Kuşağı (1981-2000):
Y kuşağıyla ilgili ilk akla gelen özellik, teknolojiye olan yatkınlıklarıdır. Teknoloji becerilerini yaratıcı bir şekilde sahip oldukları görevleri ilerletmek ve sonuçlar elde etmek için kullanırlar. Narsist, bireyci ve girişimcidirler. Çalışmaktan hoşlanmıyor, eğlenceyi, kazanmayı çok seviyorlar. Otoriteye saldırgan davranıyorlar, tatminsizler, istekleri çok, beklentileri yüksek buna karşın bedelini ödemek istemiyorlar. Hızlı tüketiyorlar. Eş zamanlı olarak birkaç işi bir arada yapabiliyorlar. Kariyer yaşamları boyunca en az on iş değiştirecekleri öngörülüyor. Kitlesel olanı değil, kişiye özel olanı seviyorlar. "Sahiciliğe" çok önem veren Y'lere hayali ürünlerle, hayali projelerle, hayali kahramanlarla ulaşmak çok zordur.
Bu kuşak bireylerin dikkatini çekmek istiyorsanız, mesajınızı, markanızı, iletişiminizi sadeleştirmeniz gerekir. Girişimcilik özelliğine sahip Y'lerin özgüvenleri de abartılıdır. İş hayatına atılırken bile CEO ya da patron olmayı hesaplarlar. Bu arada, daha okurken işini kuranlara da rastlamak mümkündür. İşe bakışları iş ve yaşam dengesinin sağlanmasıdır. Y'ler, Amerika'yı yeniden keşfetmek istemiyorlar. Bu özellikleri tembellikten değil; zaman kaybetmeyi sevmeyen bir kuşak olmalarındandır.
Sorgulayıcı, tatminsiz ve girişimci ruhlu bir kuşaktır. Otoriteye karşı saldırgandır, bu özellikleriyle önceki kuşaklardan keskin bir şekilde ayrılırlar. İş ve sosyal hayat dengesini sağlamak öncelikleridir. Y Kuşağı için iş; Keşfetmek istedikleri tecrübeler için maddi kaynak sağlayan bir araçtır. Akranlarının görüşü, kendilerinden yaşça büyük insanların görüşünden daha önemlidir. Dijital okuryazarlıkları yüksektir, kendilerini sosyal medyada iyi bir şekilde ifade ederler. Kendini bir dini inanca ait hissetmeyenlerin oranı en çok bu kuşakta görülür.
Y Kuşağının iş ortamından beklentileri; Gelişebileceği bir pozisyon, ne iş yapacağının ve rollerinin açık ve net olmasını, fikirlerinin ve önerilerinin dinlenmesini, tanınmayı ve takdir edilmeyi, şirkete sağladığı katkının görülmesini, kariyer basamaklarını hızlıca tırmanmayı, açık ve ölçülebilir strateji ve hedeflerin olmasını, üstün performans gösterdiğinde fark edilmeyi, düzenli geri bildirim almayı ve takım çalışmalarına destek olunmasını bekliyor. Aidiyeti düşük olan bu kuşağın şirkete olan bağlılığını arttırabilmek için, şirketlerde performans odaklı kültür kurulmalı, yeteneklerine odaklanılmalı, beklentilerini açığa kavuşturmalı bunun içinde sürekli yakın iletişim içinde olunmalı, ilgilenilmeli ve sahip oldukları potansiyeli fark etmelerini sağlamalıdır.
Z Kuşağı (2001-2014):
Bu kuşağa “İnternet kuşağı” da denilmektedir. Bu tabirin kullanılma nedeni, bireylerinin teknolojik aletlerle fazlaca haşir neşir olmalarından kaynaklanmaktadır. Çağımızın iletişim ve ulaşım kolaylıkları sayesinde birbirlerinden uzakta olsalar bile ellerindeki cihazlarla istedikleri yerden sözel, ve görsel iletişim kurabilme olanağına sahipler. Ev ödevi yapamadıklarında "Elektrikler kesildi.” yerine “İnternet bağlantım kopuktu.” diyen bir kuşağın bireyleridir. Önceki kuşaklardan farklı olarak, 'network' gençleri; ya da çeşitli ağların üyeleri durumundalar. Uzaktan da ilişki kurabildikleri için, fiziksel olarak tek başlarına, yalnız yaşıyor, bu durumdan da şikayet etmiyorlar. Aynı anda birden fazla konuyla ilgilenebilme becerisine sahipler. Tatminsiz, kararsız ve doğuştan tüketiciler.
İnsanlık tarihinin, el, göz, kulak vb gibi motor beceri eş zamanlamaları en yüksek neslidir. Olanaklarının fazlalığı, eğlenceyi göz ardı etmelerine dikkat ve konsantrasyon zorlukları çekmelerine neden olmaktadır. Bu durum, başarılı olmalarının önünde önemli bir engele dönüşmektedir. Ezberden çok oyun, hikayeleştirme ve hayal kurarak çalışıyorlar. Yaratıcı yanlarını açığa çıkarmak koşuluyla edilgen değil, etken olmak istiyorlar. Bu nedenle uzmanlar geleneksel eğitim yöntemlerinin bu kuşağa uygun olmadığı görüşündeler.
İş yaşamına atıldıklarında karar vermelerini gerektiren her şey sistemler tarafından yapıldığı ve yapay zeka ile karar verildiği için sorun yaşamayacakları düşünülmektedir. Çok diplomalı, uzman ve mucit olacakların sayısı oldukça fazla olacaktır. Yaşamlarında otorite kavramının önemi kalmayacak, işe bakışları daha durun bakalım şeklinde olacaktır.
Yaratıcı, tüketici ve geleneksellikten uzak bir kuşaktır. Y Kuşağı kadar olmasa da otoriteye karşı saldırgan hatta umursamazdır. Teknoloji hayatlarının temelidir. En bireyselleşmiş, en yalnız yaşam tarzını yaşayacakları ön görülmektedir. Teknolojinin içine doğmalarına rağmen dijital okur yazarlıkları düşüktür. Bunun nedeni sosyal medyada gördüklerini direkt olarak “doğru” kabul etmeleridir. Teknolojinin, hızın içine doğdukları için dikkat süreleri önceki nesillere göre düşüktür. Diğer kuşaklara göre daha cesur, daha girişimci bir yapıları vardır. Çok kültürlü bir dünyada yetiştikleri için; ırk, din, mezhep gibi nedenlerden dolayı insanları ayrıştırmaları beklenmiyor.
Kuşaklar Arası Farklılıklar;
Bazı önemli farklılıkları bulunsa da her üç kuşaktan bireylerin de iş yerinde iletişim kurdukları ve etkileşim içinde oldukları bilinmektedir.
Günümüz işletmelerinin amacı; için çok kuşaklı bir iş gücünün verimliliğini ve performansını azami düzeye çıkarmak.
İş yerinde 3 Kuşak Çatışıyor;
İş yerlerindeki en temel sorunlardan birinin kuşaklar arası çatışma olduğu bilinmektedir. "Ast-üst çatışması diye, ilişkiler sorunlu diye algılanan pek çok problemin altında, üç neslin bir arada, ortak amaç için, ekip olarak iş çıkarmaya çalışması yer alıyor. Özellikle bugünün kurumsal denen iş ortamlarında kuşaklar arası yetişme tarzları, ortamları nedeniyle, algı, yöntem, uygulama, iletişim farklılıklarından kaynaklanan problemler çok yoğun yaşanıyor."
Kısacası, kuşaklar birbiriyle uyum sağlamakta büyük güçlük çekiyor. Bunun yarattığı iletişim sorunları ilişki problemlerine ve neticede çok büyük verimsizliklere, işten soğumaya neden oluyor.
Çözüm
İletişimin en önemli kuralı karşındakini olduğu gibi kabul etmektir. Ne yazık ki hepimiz hem iş hayatında hem de aile yaşantımızda diğerlerini kendimiz gibi görüyor, onlardan aynı düşünce yapısını ve performansı bekliyoruz.
Çözüm için ise yöneticilerin her kuşağa farklı özelliklerinin, birbirlerine göre olumlu veya olumsuz taraflarının olduğunu bilerek yaklaşması, tüm çalışanların motivasyonunu olumlu etkileyecek ve verimliliklerini yükseltecektir. Yöneticilerin kuşak farklılıklarını tanıması, iletişim becerilerine önem vermesi ve işlerin yapılış süreçlerine tüm çalışanları dahil etmesi, kuşakların birbirleriyle çalışmanın yolunu öğrenmelerini sağlayacaktır. Her kuşağın işlerin yapılış süreçlerinde tercih ettiği yöntemlere izin verilmesi, şirketlerde uyumlu çalışmanın ve esnek davranışların geliştirilmesi, kuşak çeşitliliklerinin şirkete daha faydalı, yaratıcı ve yenilikçi olmasıyla sonuçlanacaktır. Yeni kuşakları iyi yönetmek, onların önem verdiği; maaş, iş esnekliği ve sorumluluklar konusunda ciddi beklentilerini karşılamakla mümkündür. Şirketlerde görev yapan her kuşağın farklı değer yargılarına sahip olduğu göz önünde bulundurulmalı, söz konusu farklılıkların sistematik, etkili bir şekilde yönetilmesi sağlanmalıdır. Unutulmamalı Ne kadar çok kuşak varsa o kadar zenginiz. Hepsine ihtiyacımız var.
Özetle, peki ne yapmalı ?
•İş yerlerindeki ve evdeki farklılıkları uzlaştırarak, bu farklılıklar örgütsel avantaj olarak değerlendirilmeli.
•Çalışanların ve gençlerin gelişimlerine katkı sağlanmalı,.onlara teknolojik altyapı imkanı verilmeli.
•Kuşaklar arası farklılıklara değer veren örgütsel kültürler yaratarak, tüm yaş gruplarının yeteneklerini iyileştirmek için çalışılmalı.
•Şirketlerde, karlılıktan, hedefe, hiyerarşiden, ağ yönetimine, kontrolden, sinerji yaratarak beraber güçlenmeye, planlamadan, denemelere, özel durumlardan şeffaflığa geçmek gerekir..
Kişiyi değil işi kontrol etmek gerekir. Gençler bizim gibi olamaz, zorlamamak gerekir. Çalışan memnuniyeti artarsa, firma verimliliği de artar. Yaratıcılığa, teknoloji kullanımına, inovasyona, rekabet ile değer oluşturmaya önem verilmeli, adil olunmalıdır.
4 altın kural ;
•Başarılı bir deneyime sahip, yaratıcı personeli dinleyin.
•Rakipleri takip edin.
•Koşan mal tezgahta olsun.
•Tüketicileri mötive eden iletişimi asla görmezden gelmeyin.
Liderler için ;
•Çözüme odaklan
•Direncini artır
•İşe dönüşü planla
•“Yeni Normali” öngör
Akademisyen, Ekonomist, Yazar, Prof. Dr. Emre Alkin sunum ve anlatımından sonra katılımcıların sorularını yanıtlamıştır.